pяσFєSγσηєLLєя'iη Fσяuмu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

pяσFєSγσηєLLєя'iη Fσяuмu

...
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Anılarla Atatürk

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:35 am

ATATÜRK'ÜN AĞZINDAN TÜRK KÖYLÜSÜ
Bir gün Akşehir civarında bir köye gittim. Çok yağmur yağıyordu ve
soğuk vardı. Kendimi belli etmeyerek, bir evin önünde duran kadına:
übacı yağmur var, soğuk var. Beni çatın altına kabul eder misin dedim ?
Hiç tereddüt etmeyerek “buyrun” dedi ve beni bir odaya aldı odada ateş
olmadığı ve yeni bir ateşin yakılması uzun zamana bağlı olduğu için:
"İsterseniz bizim odaya gidelim. Orada hazır ateş var" dedi. Gittik.
Müteakiben komşulardan birkaç kadın ve birkaç erkek geldi. Beraberce
konuşmaya başladık. Konuşurken bana en mühim sualleri soranlar kadınlar
oldu. Askerin vaziyetini, düşmanın halini, en mühim düşmanın hangisi
olduğunu sordular ve bunları sorarken hiç bir telaş ve tekayyüde lüzum
görmediler. İnsanca konuştular. Fakat, biraz sonra, benim kim olduğumu
anlayınca telaş gösterdiler ve söyledikleri, sordukları şeylerden
kendilerine bir zarar geleceğini zannederek korktular! Çünkü şimdiye
kadar resmi bir adamla açıkça konuşmayı büyük bir kabahat telakki
etmişlerdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:34 am

SATIN ALINMAYAN ADAM
Atatürk geçen dünya harbi başladığı zaman Türk ordusunda alman general
ve subaylarına mühim mevkiler verilmesinin aleyhinde bulunmuştu. Alman
mareşali falkenhayn bu gibileri itirazdan vazgeçirmek için çeşitli
çarelere başvuruyordu. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa’nın yedinci ordu
kumandanlığına hareket edeceği günün gecesi, İstanbul’da Akaretler'de
74 numaralı eve alman mareşalinin karargahında memur olan bir Türk
kurmay subayı ile genç bir alman subayı geldiler. Ufak sandıklar içinde
bazı şeyler getirdiler. Mustafa Kemal sordu:
- Bunlar nedir?
Alman subay cevap verdi.
- İstanbul'dan ayrılıyorsunuz; size Mareşal Falkenhayn bir miktar altın göndermiştir.
- Bu paralar bana yanlış geldi. Ordunun levazım reisliğine gönderilmesi lazımdı.
- Efendim, o da başka...
Mustafa Kemal paranın ne kadar olduğunu anladıktan sonra, alman
subayının önünde, onları teslim aldığına dair senet imzaladı; fakat
alman subayı bunu kabul etmedi. O zaman Mustafa Kemal Türk subayına
emretti:
- Bu zabit bilmiyor, senedi alsın. Mareşale versin ve siz de paraları gelip alması için levazım reisliğine haber gönderiniz...
Bir kaç ay sonra Atatürk yedinci ordu kumandanlığını, vekil olarak Ali
Rıza Paşa'ya bırakmış, ayrılmıştı; altınları da ona teslim ederek
makbuz almıştı. Bu makbuzu iki yaverine verdi ve emretti.
- Mareşal Falkenhayn'e gidiniz; kendisini görünüz; bu makbuzu vererek benim imzamın bulunduğu kağıdı ondan alınız!
Mareşal Falkenhayn yaverine:
- Mustafa Kemal Paşa'ya böyle bir para verdiğimi hatırlamıyorum; bende
imzalı senedinin bulunduğunu da bilmiyorum. Bunun için Ali Rıza imzalı
kağıdı da kabul edemem! dedi. Mustafa Kemal Paşa şu haberi yolladı;
- Verdiğiniz altınlar olduğu gibi duruyor; onlar için size senet
verilmiştir. Sizde böyle bir senedin bulunmayışı altınları yok edemez.
Vesikayı kaybetmiş olabilirsiniz; o halde verdiğiniz altınları size
iade edeceğiz; aldığınıza dair siz bize makbuz veriniz! Ben altın için
memleket menfaatleri hakkında müsamaha gösterecek insanlar dan değilim.
Paralarınız duruyor, fakat onlardan daha kıymetli olan Mustafa Kemal
imzası sizde kalamaz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:35 am

HAKİKİ İNSAN
Atatürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet
ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi. İnsanların halet-i
ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler
saçan bir zekaya malikti.
O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar:
- Beni hakikaten sever misiniz?
Muhatabı hemen cevabı yapıştırır:
- Sevmek ne kelime Ata'm, taparım!
- Peki her dediğimi de yapar mısınız?
- Derhal
Atatürk, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona uzatır.
- Öyleyse, al tabancamı, sık kafana...
- “Aman Atam” der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz. Benim ölmemi
istemezsiniz. Meseleyi anlayan Atatürk, yeleleri kabaran bir aslan
mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri
sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında Toroslar’dan kopmuş bir kaya
parçası gibi duran bu bağrı yanık Anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp
kafasına sıkmasını emreder. Aslan Mehmetçik, bu emri bilatereddüt
yerine getirir, fakat kendisine bir şey olmaz. Çünkü, Atatürk, daha
önce tabancasındaki merminin kurşununu çıkarmıştır.
İşte o zaman, Atatürk yanındakilere şöyle der:
- Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü?
Ruhu şad olsun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:35 am

SARIŞIN YARBAY
Atatürk, kendisini ilk görenlerin üzerinde son derece olumlu etkiler yapan bir insandı.
Çanakkale muhabereleri sırasındaydı.
O güne kadar hiç karşılaşmadığım bu yarbay tabancası belinde, dürbünü
göğsünde avurtları çökük sarışın sarı bıyıkları hafifçe yukarıya doğru
bükük, incecik belli ve orta boylu bir zattı.
Atından atlayınca bana bir şey sormadan ve söylemeden sağ eliyle
dürbününü aldı ve ufku taramaya başladı. Eldivenli olan sol elinde
gümüş kabzalı bir kırbaç vardı. Bir tarafta düşmanın yaklaşan
donanmasını gözetlerken sol elindeki kırbacı ile hafif hafif getrlerine
vuruyordu. Getrleri ile ayakkabılarının ve mahmuzlarının temizliği
bilhassa dikkatimi çekti.
Dürbünü bir ara gözlerinden çekti. Kendimi takdim etmek fırsatını
buldum. Gözlerine baktım. O güne kadar tesadüf etmediğim bir tesir
altında kaldım.
O gözlerde şimşekler çakıyordu sanki... Bir iki defa daha düşman donanmasına baktı ve söylediği tek cümle şu oldu;
- Bu günkü geliş başka geliştir.
Seri bir hareketle elimi sıktı. Çabuk bir hareketle atına bindi. Dört nala uzaklaştı.
- Bu zat kimdi? diye arkasından baka kaldım. Sonra bu tok sözlü, insanı
her hareketiyle tesir altında bırakan yarbayın Mustafa Kemal olduğunu
arkadaşlarımdan öğrendim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:35 am

ADAM OLMAK
Bir gün mecliste, halk partisi tüzüğü konuşulduğu zaman, hoca
milletvekillerinden biri kürsüde ağır tenkitlerde bulunuyordu.
Tenkitler hiç de hoşa gidecek şeyler değildi.

Hoca bir aralık:

- Bu "asri" kelimesi ne demektir? deyince, Mustafa Kemal, reislik makamında oturduğunu unutarak, yukardan hatibe doğru eğilerek:
- Adam olmak demektir, hocam adam olmak... demişti.
Doğrusu bütün inkılap programının da özeti bu idi.
__________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:36 am

ALMANYA GEZİSİNDEN BİR ANISI
Aralık 1917
...
Alsas'ta bir gece Vali'nin evine davet edildik. Güzel, geniş bir
salondayız; Vahdettin, vali ile bir masada oturuyor ve konuşuyor
gibiydi. Ben salondakileri inceleyerek geziniyordum. Bir aralık
Vahdettin beni bulunduğu masaya davet etti, gittim. Vali Vahdettin'e
bir soru sormuş. Vahdettin bazı cevaplar vermiş, fakat verdiği
cevapları benim tarafımdan teyit ettirmeye lüzum görerek demiş ki:

- Cephelerde bulunmuş, memleketi tanıyan bir kumandan yanımdadır, isterseniz onu da dinleyiniz.

- Veliahda söz konusu meselenin ne olduğunu sordum:

- Ermeniler! dedi.

Alman Valisi, Ermenilerin çok iyi niyet sahibi olduğundan, Türklerin
Ermenilere karşı feci tecavüzlerde bulunduğundan, fakat Ermenilerin bu
tarzda harekete müstahak olmadığından bahsetmiş. Misafiri olduğumuz
dost ve müteffik Almanya milletinin yüksek bir valisinin, müstakbel
Türkiye padişahı ile kemali ciddiyetle bu konu üzerine konuştuğunu
anladığım zaman hayrette kaldım. Naci Paşa, Vahdettin ağzından:

- Bu kumandan temas ettiğiniz konuları iyi bilir, sizi aydınlatacak cevaplar verecektir, dedi.
Valiye dedim ki:

- Türkiye'nin veliahdı ile Almanya'nın, mutena bir bölgede kıymetli
olduğuna şüphe etmediğim bir valisinin bulabildiği konuşma zemini beni
hayrete düşürdü. Evvela sizden şunu anlamak istiyorum: Müttefikiniz
olan ve ittifak uğrunda maddi manevi tekmil mevcudiyetini mahveden
Türkiye'ye karşı, tarihin bilmem hangi devrinde mevcut olduğunu iddia
eden ve bu mevcudiyeti ihya etmek için dünyayı aldatmaya çalışan
Ermeniler lehine konuşmak fikri size nereden geliyor?

Bize dair pek eksik bilgi sahibi olduğunu anladığım ve bütün
fedakârlıklarımıza karşılık, halâ Türkiye topraklarında bir Ermeni
hakkı olabileceği zehabında bulunan bu Vali ile alay edercesine
konuşmaktan kendimi alamamıştım. Muhatabım, derhal bütün
söylediklerinin en nihayet işittikleri olduğundan ve dava sahibi
olmaktan uzak bulunduğundan bahsederek beni tatmine kalkıştı. Konuşmayı
bitirmek için kendisine:

- Veli hazretleri, dedim, biz cepheler dolaşan bir heyetiz; buraya
Ermeni meselesi konuşmak için değil, fakat müttefikimiz olan ve
kendisine dayanmakta olduğumuz Alman ordusunun hakiki vaziyetini
anlamaya geldik; onu anladık, kâfi bir vukuf ile memleketimize
dönüyoruz.
Vali Vahdettin'i ve bizi sofraya davet etti.
...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:36 am

BEN EĞİLMEM”
Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula devam ettiği günlere ait iki anısını şöyle anlatır:
“Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o
zamanlar Selanik’de pek moda olan “mancık” oyunu oynardık. Bu bir çeşit
“birdirbir” oyunu idi. Bir kişi eğiliyor, diğerleri sıra ile üzerinden
atlıyorlardı. O, oyuna katılmazdı, ama seyrine de bayılırdı. Hele
içimizde düşenler filan olursa, keyfine son olmazdı. Bir gün
kararlaştırdık. Yaka paça zorla oyuna soktuk. Sıra ile hepimizin
üzerinden atladı ve sıra kendisine gelince, eğilmeden dimdik durdu ve:
- Haydi atlayın! dedi.
Biz başını yere doğru eğmesi için ısrar ettikçe o:
- “Ben eğilmem” böyle atlarsanız atlayın, diyordu.
Bir türlü razı edemedik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:36 am

SÖYLEDİĞİNİ YAPARDI!..
Kurtuluş savaşına başladığı sırada Atatürk’e dediler ki :
- Nasıl mümkün olur? Ordu yok!
Atatürk hemen cevap verdi:
- Yapılır!
- İyi ama, bunun için para lazım... O da yok ?
- Bulunur!..
- Diyelim ki bulduk, düşmanlarımız hem büyük, hem de çok!
- Olsun, yenilir!..
O, dediklerinin hepsini yaptı . Yapamayacağı şeyi asla vadetmedi. Bir
devlet şefinin kendisini millete sevdirebilmesi için belki ilk şart bu
değil midir?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:36 am

KENDİNE GÜVEN
Yıl: 1921, batı cephesinde: Mustafa Kemal’le görüşmede;
Yunan ordusu kocaman bir canavar gibi Ankara’ya yaklaşmış gözüküyordu.
Buna paralel olarak Sakarya’nın doğusunda Türk ordusu da kıvrılarak bu
canavarın Ankara’yı yutmasına engel olmaya çalışıyordu. Siyah canavar o
kadar kocamandı ki, insana umutsuzluk veriyordu.
- Eğer Ankara’ya gider de bizi geride bırakırsa, ne yaparız? diye sordum.
Korkunç bir kaplan gibi güldü.
- Arkalarından vurarak onları yok ederim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:37 am

EFKARI YOKLAMAK
Bir gün sohbetin ilerlediği bir zamanda, Atatürk bir ara şu suali sordu:
- "Ben artık cumhurbaşkanlığından çekilmek, parti başkanı olarak çalışmak istiyorum.
Siz ne dersiniz?"
Ata bu soruyu sorarken etrafında bulunanların teker teker yüzüne
bakıyordu. Herkes sorunun kendisine yöneltildiğini sanmış; şaşkınlık
içine düşmüştü, rahmetli Rıfat Bey'de böyle sanarak cevabın akıbetini
hiç düşünmeden;
- "Muvafık efendim" deyi verdi.
Birden yüzündeki yumuşak ifade silinen Atatürk sert bir şekilde ona
doğru baktı ve sonra merhum Ziya Bey'e döndü onun cevabını bekledi.
Fakat Ziya Bey;
- "Efendimiz bilir!" diyerek işin içinden sıyrıldı. İmtihan sırası bana gelmişti.
- "Henüz göreviniz bitmemiştir. İnkılâplar tamam olmamıştır. Tamam
olunca biz size (artık çekil, istirahat et) deriz, inkılâp yarım
bırakılmaz!" cevabını verdim. Gülümsedi.
- "Zaten ben de bunun için henüz bırakmak istemiyorum" dedi. Maksadı efkarı yoklamaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:37 am

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.
- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp,
- Neden sordun ki, dedi. Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır.
Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç
bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim
muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum
gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez
görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi
Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip
saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte
ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim
Vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı.Şehitlerimizin
mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun
sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün
köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı?Buralara bir defa yüzünü
görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm.Onu görmeden ölürsem
gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım
ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu
dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi.
Bana dönerek,
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm,
benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum
anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen,
seni buralara kadar
koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor. Köylü kadın bu
sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp,
Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.Ikisi de
ağlıyordu. Iki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul
gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın
ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden kücuk bir paket
çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e
uzattı;
- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana
hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi
açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar
gittik.
Oradakilere şu emri verdi;
"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. ( "***** da al git" diyenler var artık zamanımızda )
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim
armağanım olsun."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
Gunhany
Patron™
Patron™
Gunhany


Erkek
Mesaj Sayısı : 216
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 08/06/08

Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Anılarla Atatürk   Anılarla Atatürk - Sayfa 2 Icon_minitimePtsi Haz. 09, 2008 11:37 am

Çanakkalede ne işin var


Cumhuriyet'in ilânindan sonra, Istanbul'da bir resepsiyon verilir.
Tüm dunya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri de davet edilir.
Davet guzel bir sekilde devam etmektedir, fakat İngiliz ataşesi olan
Binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz. Bütün davet
boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. Ne
olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
Yaver Mustafa Kemal'e şöyle der:

- Paşam; kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana
Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun uzerine Mustafa Kemal şöyle der:
- GİT SOR BAKALIM BABASININ ÇANAKKALE'DE NE İŞİ VARMIŞ ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://proforum.forummotion.com
 
Anılarla Atatürk
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
pяσFєSγσηєLLєя'iη Fσяuмu :: Genel Kültür - Edebiyat - Dinimiz :: Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK-
Buraya geçin: